Son Bakış...
- petekfunda
- 20 Tem 2018
- 2 dakikada okunur
İnsan hiç istemeyerek yazı yazar mı? Şu anda ki ruhi durumum bu. Üzülerek, içim acıyarak, kızarak yazıyorum. Neyi? Şiddeti, caniliği, kötülüğü... Sonsuza kadar sayabilirim. Biz nasıl insanlarız? Biz diyorum çünkü temelde hepimiz biriz ya... Aslında diğer tüm insanlarda gördüklerimiz bizden birer parça, bizlerin birer sureti ya... Öyleyse ben bu suretleri sevmiyorum, istemiyorum. Ben onlar olamam.
Gelelim şiddete... Say say bitmez; hunharca öldürülen kadınlar, çöpe atılan ve işkence gören bebekler, yol ortasında vurulan gençler... Sadece insana mı? Her canlıya, hele hayvanlara şiddet olmazsa olmazımız. Ben hayvanlara yönelik olandan yüreğim daralarak bahsetmek istiyorum. Biz insanlara karşı kendini savunamayacak olanlardan... Yakın zamanın gündemi mesela... Küçük bir yavru köpek bacakları ve kuyruğu kesilmiş halde bulundu. Ameliyata alındı. Ancak bu acıya dayanamadığı için melek oldu gitti. Sosyal medyada gösterilen son resmine doğru dürüst bakamadım önce. Hani korku filmi seyretmeye çalışan çocuklar vardır ya, halim onlardan beterdi. Haber önüme çıkmış, Allah iki göz vermiş istemesem de görüyorum, okuyorum. Önce başımı çevirmeye çalıştım, tek gözümü kapattım, sonra ikisini de yumdum. Yok arkadaş zihnime kazındı bir kere resim. Gazeteyi kapattım, instagram da karşıma çıktı. Hızla geçtim ama nafile, televizyon bangır bangır soktu gözüme. Nefesimi tuttum, gözlerim doldu sonra başladım ağlamaya... Aslında neye ağladım biliyor musunuz? Olan olmuş, minik yavru gitmiş. O değil, son bakışları yapıştı hafızama... Evet yapıştı çıkmıyor, sinir oldum. ''Allah'ım ne olur ışığınla sar onu...'' diyorum, ağlıyorum. ''Acı çekmemiş olsun...'' diyorum, ağlıyorum. Anlayacağınız sinirlerim boşaldı. O nasıl bir bakış! ''Ne yaptınız bana...?'' diyor, ''Niye yaptınız...?'', ''Nasıl yaptınız...?'', ''Çok canım acıdı, nasıl kıydınız...?'', ''O zaman bende gidiyorum...''
Beddua etmeyi hiç sevmem, hiç kullanmam hayatımda ve kullananları kesin bir dille uyarırım. Ama bu sefer bunu yapanları lanetliyor, Allah'a havale ediyorum.
Burada bitmiyor... Başka bir karede, bir kangal köpeği dövüştürülmüş. Başından darbeler almış. Dövüşü kaybetti diye onu atmışlar sokağa. Oluşan enboli sonucu ölmüş. (Bknz., Tasköklü instagram Hayvan Kurtarma Derneği). Tecavüz edilen hayvanlar, kuyruğuna ip bağlanıp sürüklenen kediler... Bitmiyor, bitmiyor... Ben bitiyorum, onlar bitmiyor. Ne yapılıyor peki? Bunları yapan caniler dışarıda geziyor ve kim bilir daha neler oluyor. Şimdi neler yapılmalı faslına girmeyeceğim. Yapılacaklar, çıkması gereken kanunlar belli.
Ey insanlar! Ne yapıyorsunuz siz? Ya da siz insan mısınız? Siz yaratıksınız, aciz, korkak ve canisiniz. Kendi insanlığımdan utanıyorum. Bir başka yaşam boyutu istiyorum. Hepsi gelsin önüme... Aynı işkenceleri yapalım onlara. Bilirim ki ben değil, yapan da yaptıran da Allahtır.
Lütfen bu acımasızları gördüğünüzde durdurun, korkmayın, ihbar edin. Bi çare tüm canlıların yardımına koşun. Tedavi edin, tedavi ettirin. Sahiplenin, sahiplendirin. Susmayın, ağlamayın sadece... Eyleme geçin. Maalesef yaşadığımız bu dünya hayatında her şey toz pembe değil. Kuşlardan, çiçeklerden, böceklerden bahsedeceğiz elbette. Ama yüreğimizi karanlıklara da sokmalıyız. Aslolan, karanlıklara ışık vermektir. Çekinmeyin, el yordamıyla da olsa açın kapıları, girin içeri, kurtarabildiğinizi kurtarın. Yine de sevgiyle kalın...
NOT: Kafama bir şey takıldı... ''Yapanda yaptıranda Allahtır.'' dedim ya... Peki o canilikleri yaptıranda mı Allah? Yok değil, inanın. Onun adı başka. ŞEYTAN! İçimizdeki şeytan...
FUNDA CEYLAN

Comentarios